Cuma, Ekim 19, 2007

Hafıza kartı çöplüğü

Şu an evinizdeki çeşitli elektronik eşyalarda kullandığınız, ya da kullanmadığınız, kaç tane hafıza kartı var? Bu kartlara ne kadar para verdiniz?

Bende bir adet 128 SD, bir adet 128 CF, iki adet 256 SD, iki adet 1024 SD ve bir adet 1024 CF kart var. Ha bir de aldığım cihazların içinde gelen 16 MB XD ve 64 MB MemoryStick kartlar. Ah, neredeyse unutuyordum, bir de 512 MB MicroSD. Başka? İzin verirseniz burada durup biraz soluklanalım!

Eminim içinizde çok daha fazla hafıza hafıza kartına sahip olanınız vardır. Ama bu saçmalıktan sıkılmaya başladım. Bir aralar ne güzel, CF kartlarla idare edip giderdik. CF kartlar büyük boyutları ve aynı kapasitedeki SD kartlara göre yüksek fiyatlarıyla popülaritelerini kaybetmeye başlamış olsalar da halen eski-yeni farketmeksinizin çeşitli (ama giderek azalan sayıda) cihazlarda kullanılabiliyorlar. Sonra SD kartlar standartlaştı. Ardından da bir kart karmaşası geldi.

SD kartlar halen standart sayılabilir, ama gerçekten sıkıcı durum var ortada. Yüksek boyutlu kart almak istemiyorum, çünkü daha önceden aldığımda kısa süre içinde fiyatı hızla düşen kart içimde hoş olmayan hisler bıraktı. Zaten fiyat dert olmasa bile uyumluluk sorunu var. Örneğin Nokia yeni N810 Internet Tablet'de yine kart formatını değiştirmiş. Tebrikler Nokia, tebrikler. Başka bir cihaz alsanız birşey değişecek mi? Elbette hayır. Yani yüksek boyutu için verdiğiniz yüksek fiyat bir süre sonra boşuna harcanmış gibi olacak. Cihazı satmak isteseniz bile kartın değeri çok düşmüş olduğu için, işin özü, yazık olacak.

İyi de ne yapmalı? Sanırım bu işin öyle kolay bir çıkışı yok. Sanırım paraya kıyıp yüksek kapasiteli bir kart almak gerek... ve elbette cihaz seçerken en çok kullanılan kart formatlarından birini desteklemesine dikkat etmek.

Aslında bir ihtimal daha var. Bu aralar Pocket PC'mi kullanarak masaüstü bilgisayarıma bağlanıyorum, ve çok ilginç ama, PPC'den Windows kullanmak bana Windows Mobile kullanmaktan çok daha iyi geliyor. Elbette bunu her zaman, her yerde gerçekleştiremiyorum, ama bir düşünün. Windows'un gücü cebinizde. Tüm dosyalarınız, 300 GB'lık arşiviniz elinizin altında. Hem de hafıza kartları, flash diskler, DVD'ler ve internet hesapları arasında bölünmemiş durumda. En büyük engel, sürekli bağlantıya sahip olamamamız. "Sürekli bağlantıya sahip olsak, dosyalarımızı internette saklardık" diyebilirsiniz ama, bence bu senaryoda masaüstü bilgisayarı merkeze almak daha mantıklı. Hem depolama alanı internet hesaplarına göre çok daha yüksek, hem de zaten tüm dosyalarınız orada. UMPC'ler de bu senaryoya yaklaşamıyor, çünkü onlar da ayrı bir bölünmüşlük katmanı oluşturuyorlar. Hem, bir uzaktan erişim cihazının ne gigabytelarca hafızaya, ne PC'lere has diğer karmaşık donanım özelliklerine ihtiyacı var. Hele fan sesinden yoksun olması, kocaman bir bonus!

Uzaktan erişim konsepti konusunda daha sonra başka bir makale yazacağım inşallah. Şimdilik son sözüm... 32 GB SDHC kartlar nerede satılıyordu? :)

Hiç yorum yok:

İlginizi çekebilir: