Pek çok ürünün birbiri ile benzer olduğu bir çağda yaşıyoruz. Ürünleri birbirlerinden farklılaştırmak için çaba sarf etmek gerekiyor. HTC, “Windows Mobile” diye bir işletim sistemi var olduğu zamanlarda bunu anlamıştı ve ürünlerini farklılaştırmak, sıkıntılı olan Windows Mobile deneyimini de iyileştirmek için elinden geleni yapıyordu. HTC Touch ile başlayan macerası, Windows Mobile’in ömrünü doldurmasının ardından Android ile devam etti. Kimileri sevmese de, “Sense” deneyimini beğenenlerden biriydim ben. HTC One S ve HTC One X gibi modelleri hem görsel olarak, hem yazılımsal olarak müthiş buluyordum.
Ancak sonra HTC One diye bir şey çıktı. Dış görünüş olarak şık olmakla beraber, cihazın iki temel problem vardı.
Birincisi, HTC kullanıcılarının alışageldiği, HTC’yi diğerlerinden ayıran bir özellik olan Sense arabirimini değiştirmiş olmaları. Ürünlere, özellikle de yazılımsal yönü olan ürünlere bir özellik eklemek, sonra da kullanıcıları o özellikten yoksun bırakmak, son derece olumsuz algılara sebep oluyor. Ama yine de, yeni Sense’e de alışabilirdim, eğer ikinci problem olmasa: 4 MP kamera!
Ultrapiksel ya da değil, 4 MP o zaman da yetersiz bir çözünürlüktü, şimdi de yetersiz bir çözünürlük. HTC’nin mantığı şu şekildeydi: “Nasıl olsa artık telefonlar bilgisayar haline geldi, pek çok kişi de fotoğrafları telefonundan bilgisayarına aktarmıyor, sadece telefonda bakıyor. Dolayısıyla bu çözünürlük yeterli, yeter ki görüntü kalitesi iyi olsun”. Evet, kulağa mantıklı geliyor, ama telefonundan bilgisayarına hiçbir şey aktarmayanlar, acemi kullanıcılar. Ya da, Amerikalıların “Average Joe” dedikleri, “Sıradan kullanıcılar”. Ahmet abiler, Ayşe teyzeler. Teknolojiden biraz daha fazla anlayanlar, ya da fotoğraf ile ilgili olan kişiler fotoğrafları mutlaka bilgisayarlarına aktaracaktır. Daha büyük görmek isteyeceklerdir. Üzerinde değişiklikler yapmak isteyeceklerdir.
O zaman şu sorunun sorulması gerekiyor: HTC kime hitap etmek istiyor? “Ahmet abi”ler büyük bir kitleyi oluştursa da, bu kişiler varlıklı ise iPhone alıyor, değilse ya da başka bir sebepleri varsa [1] Samsung’un bütçelerine uygun bir modelini tercih ediyor. “Ahmet abi”nin peşinden gitmek, sektörün iki devine doğrudan saldırmaya çalışmak demek. Dev ile karşı karşıya geldiyseniz, ona bodoslama girişmek yerine onu zayıf noktasından vurmaya çalışırsınız.
İşin kötüsü, 4 MP kamera ile “Ahmet abi”lere hitap etmek bile zor bir iş. Çünkü elektronik mağazasında ilk sorduğu soru “Bunun kamerası kaç megapiksel” olan bir kişiye, 12, 16, 20 hatta 40 megapiksel kameraların olduğu bir çağda verdiğin cevap “4 megapiksel”. İstediğin kadar “Ama bu Ultrapiksel” diye dil dök, sıradan kullanıcılar için “yüksek rakam=daha iyi”. Ahmet abi kamerayı fazla önemsemese bile, iş yerinde yaşayacağı sosyal riski kafasında canlandıracaktır. Bir-iki maaşlık para döküp aldığı yeni telefonunu arkadaşlarına gösterirken alay konusu olmak istemeyecektir.
HTC’nin “özellik” olduğunu düşündüğü şey, benim için bir “Satın almama sebebi”. Geçen gün duyurulan “Yeni HTC One M8” ise, aynı yoldan gitmeye devam ediyor. Cihazın ön kamerasının çözünürlüğü, arka kamerasının çözünürlüğünden daha fazla. Yine de farklılaşmaya çalışmışlar, “Derinlik sensörü” eklemişler. Yeniliklerin peşinden koşmaları gerçekten takdir ettiğim bir şey ama, derinlik sensörü ne kadar önemli bir özellik? Satın almama sebebi olan 4 MP kamera olduğu gibi dururken… [2] [3]
Notlar
[1] Kızmayın canım. iPhone almayanlara “varlıklı değilsiniz” demiyorum. Elbette Apple’a gıcığınız olduğu için de Samsung alıyor olabilirsiniz. Ama Apple’a gıcığınız olması, sizin “Ahmet abiler” grubuna dâhil olmayacak kadar teknolojiden anladığınızı gösterir.
[2] Hatta optik imaj sabitleme (OIS) özelliği de çıkarılırken…
[3] Yazımın konusu “hatalar” ile ilgili olsa da, böyle eleştirel yazılar yazdığımda kızanlar olabiliyor. Bu cümle de onlar için gelsin: Evet, HTC One’ın güzel yönleri de var: ekranı, ön yüzdeki stereo hoparlörleri, kızılötesi özelliği gibi. HTC One kötü bir telefon değil, ancak benim satın almama sebebim ağır basıyor. Burada da amacım sizin beğenerek satın aldığınız telefonu kötülemek değil, HTC’nin yanlış olduğunu düşündüğüm stratejilerini tartışmak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İlginizi çekebilir:
-
Elektrik kesildiğinde telefon, tablet ve dizüstü bilgisayar gibi mobil cihazların şarjının hemen bitmemesi için neler yapmalı? Elektrik kes...
-
Sony Xperia telefonunuz açılmıyorsa ya da takıldıysa açma kapama düğmesi ile sesi yükseltme düğmelerine aynı anda 5-10 saniye boyunca basıl...
-
MacBook Air' de bazı tuşlar eksik mi? Mesela Delete tuşu nerede? Ya da Home tuşu, ya da End tuşu? Windows yüklü laptoplardan MacOS yüklü...
-
Sony Ericsson Xperia Pro , klavyeli , otofokus kameralı, Android işletim sistemli, fiyatı 1000 TL civarında olan bir telefon. Küçük kardeşi ...
-
Kindle , “İyi ki satın almışım” dediğim nadir cihazlardan. Daha önce Kindle incelemesi yapmış, e-kitapların Türkiye’de nasıl satabileceğin...
-
Nokia E7 , klavyesiz yapamayanların uzun süredir beklediği bir telefon. İlk bakışta N8 'in klavyeli versiyonu gibi gözüküyor ama klavyed...
-
Bir klavyeli telefon sever için Nokia'nın pek çok çeşidi var. Son dönemde satışta olan ve ikinci el olarak bulunabilecek modellerden bi...
-
SanDisk Sansa Clip , SanDisk'in önceki modellerinden ayrılan bir MP3 çalar . Bunun sebebi de ses kalitesi. Aslında SanDisk ile "kal...
-
Nokia C3 , klavyeli, uygun fiyatlı, ama "akıllı" değil. Yani Symbian işletim sistemine sahip değil, bu yüzden "akıllı telefon...
-
Sony Ericsson Xperia Mini Pro hem ufak , hem klavyeli , hem otofokus kamerası var, hem de Android işletim sistemli. Bir de fiyatının 1000 T...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder